Antalya’dan Konya’ya

Geçtiğimiz Pazartesi günü tatil için gittiğim Antalya’dan memlektime döndüm. Her ne kadar daha fazla kalmayı planlamış olsakta Hasan’ın “Ben sevgilimi özledim.” demesiyle kendimizi Konya’da bulduk. Daha önce Nisan ayında da gitmiştim Antalya’ya. Yani bir yılda iki kez tatil yapmış oluyorum. Bu sene baya iyi geçiyor benim için. Ah birde üniversite konusunda öyle olsa. Neyse oralara hiç girmeye lüzum yok.

Biraz Antalya’dan bahsetmek istiyorum. Bir öğrenci için yaşanabilecek en ideal yerlerden biri. Neden öğrenci için ideal diye sorarsanız gezilecek çok yer var. Kampüsünü çok beğendim. Kafa dinleyecek birçok yer var kampüsün içinde. Özellikle göletin o taraf çok güzel. Deniz var. İstediğiniz zaman denizin keyfini çıkarabilirsiniz. Yalnız havası acayip sıcak ve nemli. Ben Konya’nın havasına alışkın olduğum için çok fazla rahat edemedim Antalya’da. 7/24 vantilatör çalışıyordu zaten.

İnsanlarına gelince, Antalya’nın halkı veya orada yaşayan insanlar biraz abes geldi bana. Şunu da belirteyim kesinlikle Antalya’nın tüm halkından bahsetmiyorum. Genel olarak yaşam tarzını gözü önüne getirdiğimde kendini bir şey sanan insanlardan bahsediyorum ben. Özellikle kampüsün içine girdiğimde oradaki öğrencilerin bir çoğu yapmacık geldi bana. Sanki insan değillerde insan kılığına bürünmüşler. Hatta kampüsün içinden geçerken Hasan’a aynen şöyle bir soru sordum. “Burada hiç insan yok mu?” Ahlaktan yoksun sözde insanlar. Mesela önümde kadın pazarlandığını gördüm. Erkek ve kızın altlı üstlü bir şeyler yaptığını gördüm. Plajda bir adamın bira isteyip o birayı daha 11-12 yaşında kızına içirdiğini gördüm. Denizin içinde sarmaş dolaş farklı şeyler yapıldığını gördüm. Ben doğma büyüme Konya’dayım ve 20 yaşındayım. 20 senedir bu ortama alışmış biri olarak bunlar hiç hoş gelmedi bana. Belki de biz bu tarz şeylere alışkın olmadığımızdan böyle oldu. Her ne kadar Konya eski Konya olmasada yine de bir farklılık var. Özellikle 11-12 yaşındaki bir kızın bira içmesi nedense baya bir tuhafıma gitti. İnancım gereği zaten içki içmiyorum. Hadi onlarda böyle bir inanç yok diyelim alkolün zararlı olduğunu herkes biliyor. Neden küçük yaşta başlatıyorsun ki? (Kimsenin inancına laf etmiyorum. İsteyen istediğine inanır.)

Antalya’da çok fazla para harcamadım. Sigara dışında tabi. Evde tek laptop vardı. Bir kişi laptopa geçince diğerleri boşta kalıyor, haliyle boşta kalanlardan biri de ben olunca canım sıkılıyor. Sonra yak bi sigara İsmail diyorum. :) Bir günde iki paket sigara aldığım oldu bazen. En çok parayı sigaraya harcadım. Sonra evin karşısındaki fırına ne demeli? Fırının önünde etliekmek yapılır diyor. Tabi o yazıyı görünce sevinmemle yaptırdığımız böreklerin bizim buranınkilere hiç benzemediğini görünce hayal kırıklığına uğramam birbirini götürdü. Demekki neymiş? Her etliekmek yapılır yazan yere inanmamak gerekmiş.

Antalya’dan döner dönmez Konya’nın kuru soğuğu karşıladı zaten beni. Ulan Antalya’ya gider gitmez grip olmuştum. Konya’ya döner dönmez yine grip oldum. Nasıl iş anlamadım arkadaş. Ama sıcağı soğuğa tercih ederim yine de. Soğuk havayı bir türlü sevemedim. Hoş Antalya’daki sıcak ve nemli hava yüzünden günde 2-3 kez duş almak zorunda kalıyorduk ama olsun.

Yazımı sonlandırmadan birkaç resim paylaşayım.

Bana kahve ısmarlamak ister misin?

Bunları da okuyabilirsin
Yazı hakkındaki yorumun nedir?

5 Yorum
  1. Daktilograf
    12 Eylül 2012 - 18:21
    Cevapla
  2. İsmail Nehir
    12 Eylül 2012 - 22:47
    Cevapla
    • Usluer
      12 Eylül 2012 - 23:54
      Cevapla
  3. Hasan Safa
    13 Eylül 2012 - 13:16
    Cevapla
    • Usluer
      13 Eylül 2012 - 13:21
      Cevapla