Kitap

Kitap Okuyun Kitap Okutturun

Bundan 4 ay öncesine kadar hayatımda en fazla 5-6 kitap okumuşumdur. Diğer meslektaşlarım gibi ben de hep gereksiz bulmuştum kitap okumayı. Kitap okumak yerine birkaç satır kod yazmak veya teknolojik gelişmeleri takip etmek daha cazip geliyordu. Kısacası kitaplardan yeterince bilgiyi kısa sürede elde edemeyeceğim için kitap okumanın vakit kaybından başka bir şey olmadığını düşünüyordum.

Fakat geçtiğimiz yılın Eylül ayında Necip Fazıl Kısakürek‘in Batı Tefekkürü ve İslam Tasavvufu kitabını okumaya başladığımda neler kaybettiğimi çok iyi anladım. Aslında bir şeyi kaybetmek için önce bir şeyler vermek lazım. Mesela altın alırsınız değer kaybeder, gayrimenkula yatırırsınız paranızı değer kaybeder veya bir eşyanızı kaybedersiniz vs. Ama bilgi için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Bilgiyi almak istemediğiniz anda kaybetmeye başlıyorsunuz. İtiraf etmeliyim ki Batı Tefekkürü ve İslam Tasavvufu kitabını okurken yer yer sıkıldım, anlamadığım bölümler de oldu. Fakat kendi kendime bu kitabı bitireceğim dedim. Kitabı bitirdikten sonra da iyiki yarıda bırakmamışım dedim. Yeri gelmişken kitaptaki bir bölümü de sizlerle paylaşayım.

Şu Avrupalı bir nevi zekâ içinde ne muhteşem ahmaktır! Babasız çocuk olmasını muhal görür de, din ona bu muhali kabul ettirince bu defa muhallerin muhaline kaçar; yani Allah’ı baba kabûl eder. Ve babasız yaratıldığını kabul ettiği Adem peygamber hakkında böyle düşünmez.Necip Fazıl Kısakürek

Yıllar sonra ilk kitabımı bitirmenin verdiği sevinçle yeni kitaplar sipariş ettim. Onları da kısa sürede okuduktan sonra tekrar yenileri için sipariş verdim, tekrar tekrar derken geçtiğimiz yıl Eylül ayından beri kitaplığımda -okuduklarım ve okuyacaklarım- toplam 39 kitap olmuş. Bunlardan 21 tanesini okudum. Birkaç kitaptan sonra o kadar istekli okumaya başladım ki elimdeki kitap bir an önce bitsin de yeni kitaba geçeyim demeye başladım. Günde okuduğum sayfa sayısı 100’ü bulmaya başladı.

Şunu samimiyetle söyleyebilirim ki kitap okumayı tamamen zaman kaybı ve gereksizlik olarak gören ben şuan geçirdiğim yıllar boyunca kitap okumayarak ne kadar ahmakça davranmışım diyorum.

Kitap okumaya başlamadan önce kitap okumamak için sığındığım başka bahaneler de vardı tabi. Bunlardan ilki ise kitapların pahalı olmasıydı. Ki o zamanlar sigaraya ayda 250-300 lira veriyordum. Sigaraya bu kadar para veriyorken kitaplara pahalı demem de baya ironiymiş. Allah’a şükür sigarayı bırakalı baya oldu. Haftada birkaç kez nargile içmek dışında kötü alışkanlığım yok. Daha önce sigaraya verdiğim paranın üçte birini şimdi kitaplara veriyorum. Keşke günde bir kitap bitirebilsem de daha çok kitap alsam. Demem o ki; sigara kullanan birinin kitaplara pahalı demesi hiç samimi değil. Diğer türlü ayda bir kitap alıp okumanız bile size bir şey katar. Hatta babam da çoğu zaman kitaplara bu kadar para vermek yerine kütüphaneden al oku diyor. Ama ben hiç öyle düşünmüyorum. Okuduğum kitaplar gözümün önünde bulunmalı. Aklıma bir şey takılırsa tekrar açıp okumalıyım. Hatta ilerleyen zamanlarda mini bir kütüphane yapmayı bile düşünüyorum. Korsana hiç bulaşmadım. Nasıl bizim temalarımız wareze düştüğü zaman hoşumuza gitmiyorsa korsan için de aynı şeyi düşünüyorum. Diğer bahanem ise vakit yetersizliğiydi. Koskoca 24 saat içinde kitap okumaya ayıracak yarım saatimizin olmaması ne kadar acı bir durum. Kitap okumaya başladıktan sonra ne kadar çok vaktim olduğunu anladım. Son bahanem ise yüzlerce sayfa kitap okuyarak harcayacağım zamanda internet üzerinden birkaç dakikalık araştırma ile birkaç paragrafta istediğim bilgiyi hızlı bir şekilde alma isteğimdi. Aslında günümüzde büyük bir sorun bu. Şuan okuduğum İnternet Bizi Aptal Mı Yapıyor kitabında da bu konu işlenmiş. İnternet bizi o kadar hazırcılığa alıştırmış ki fazladan birkaç paragraf okumak zorumuza gidiyor.

Bilgisayar ekranı sunduğu tüm nimetler ve fırsatlarla, şüphelerimizi buldozer gibi ezip geçiyor. Bize öylesine hizmet ediyor gibi görünüyor ki, onun aynı zamanda efendimiz olduğuna dikkat çekmek, huysuzluk etmek gibi geliyor.Nicholas Carr

Tam da Nicholas Carr‘in dediği gibi aslında internet bize hizmet etmiyor, o bizim efendimiz. Bunun farkına varıp bir şeyleri değiştirmeye başladığımız an daha da yaşanabilir bir hayat kılıyoruz kendimize. Zira her anımızda yanımızda olan internet insana yaşamayı dahi unutturuyor.

Kitap okumaya nasıl başlayabilirim?

Eğer kitap okumaya niyetlenmişseniz bu soru muhakkak aklınıza gelmiştir. Bu yüzden naçizane birkaç tavsiyede bulunmak istiyorum. Öncelikle ilgi alanlarınızı belirleyin. Mesela ben polisiye romanları, tarihi ve siyasi kitapları sıkılmadan okuyorum. Polisiye romanlar kitap okumaya yeni başlayanlar için oldukça ideal bence. Hatta John Verdon’ın Aklından Bir Sayı Tut kitabı ile başlayabilirsiniz. Eğer hoşunuza giderse -ki gidecektir- serinin devamını okuyabilirsiniz. Ardından ilgi alanlarınıza göre çeşitli kitaplar da okuyabilirsiniz. Vakit yetersizliği tamamen bahanedir. Yeterki kitap okumak isteyin mutlaka vakit bulacaksınızdır. Ayrıca yatarak kitap okumayın kesinlikle. Özellikle hoşunuza gitmeyen bir konuda kitap okuyorsanız çok çabuk sıkılırsınız ve uykunuz gelir. Dik bir pozisyonda sessiz bir ortamda kitap okumanızı öneririm. Sesli ortamlarda okuduklarımı anlayamıyorum ben. Son olarak kitap okuma eylemini içinizden gelerek yapın. Zorla kitap okuyormuşsunuz gibi bir tavır takınırsanız hiçbir faydası olmaz. Eğer dışarı çıkıp kitap almaya üşeniyorsanız siz de benim gibi internet üzerinden sipariş verebilirsiniz. Üstelik bu şekilde daha uzuca kitap almanız da mümkün. Bunun için Siz Kitaplara Gitmeyin Kitaplar Size Gelsin başlıklı yazımı okuyabilirsiniz.

Kitap okudukça düşünce tarzınızın değiştiğini, anlamaya kabiliyetinizin arttığını, hatta kurduğunuz cümlelerin bile daha anlaşılır olduğunu farkedeceksiniz. Umarım kitap okumanıza veya hiç olmazsa kitap okumaya niyetlenmenize vesile olurum.

İlerleyen haftalarda küçük bir çekiliş yapıp kazanan arkadaşlara bu konuda bir hediye çeki hediye etmeyi düşünüyorum. Takipte kalmanızda fayda var. :)

Bana kahve ısmarlamak ister misin?

Bunları da okuyabilirsin
Yazı hakkındaki yorumun nedir?

14 Yorum
  1. Gökhan
    27 Ocak 2015 - 17:47
    Cevapla
    • Usluer
      27 Ocak 2015 - 17:57
      Cevapla
  2. Mustafa T.
    28 Ocak 2015 - 00:50
    Cevapla
    • Usluer
      28 Ocak 2015 - 09:52
      Cevapla
  3. Eren Keskin
    29 Ocak 2015 - 04:08
    Cevapla
    • Usluer
      29 Ocak 2015 - 10:11
      Cevapla
  4. Abdullah Iskifoglu
    29 Ocak 2015 - 12:50
    Cevapla
    • Usluer
      29 Ocak 2015 - 14:26
      Cevapla
      • Abdullah Iskifoglu
        29 Ocak 2015 - 18:08
        Cevapla
  5. Ramiz
    3 Mart 2015 - 10:35
    Cevapla
  6. Mert Can Eyriyer
    3 Mayıs 2015 - 15:16
    Cevapla
    • Usluer
      3 Mayıs 2015 - 16:39
      Cevapla
  7. Kaan Karadeniz
    14 Mayıs 2015 - 19:17
    Cevapla
  8. ahmet
    19 Mayıs 2015 - 13:47
    Cevapla