Nasıl Yazıyorum
Blog takipçilerinin dert ettiği en büyük sorunlardan biri de takip ettiği blogu birkaç günlük arayla güncellemesidir. Blog takipçileri isterki blog sahipleri hergün bloga yazı girsin. Aslında blog sahipleri de ister bloguna yazı girmeyi ama ya vakti yoktur ya o an müsait değildir ya da… Kafanıza göre doldurabilirsiniz üç noktayı. :)
Ama şöyle bir şey varki blogcuya o an ilham gelmişse onun önüne interneti olan bir bilgisayar koyun döktürür de döktürür. Önünü alamazsınız artık. İşte bende tam bu anda neler yaptığımdan, nasıl yazı yazdığımdan, yazı yazarken ne gibi evrelerden geçtiğimden bahsedeceğim. Dışardan bakıldığında insana “ne varki lan, altı üstü bir yazı yazıyor” gibi gelir ama inanın öyle değildir. Bir yazı için saatlerce düşündüğümü bilirim ben. Hani saatlerce düşünüyorum da ortaya çıkan yazı da 300-400 kelimelik.
Öncelikle yazı yazarken benim rahat olmam gerekir. Bir şey içeceksem hemen yanımda olmalı. Oturduğum sandalye rahat olmalı ki sırf bu yüzden yeni bir sandalye alacağım bugün yarın. Yazı yazarken habire sallanırım birde. Dinlediğim müziklerin ritminden olsa gerek. Özellikle Sagopa Kajmer’in solo olarak çaldığı buradaki ve buradaki piyanoyu dinlerim. Bana acayip bir şevk verir bu ikisi. Nedendir bilmiyorum. Mesela şuan dinliyorum, sanki her şey bir hiç, ben bile yokum, ben kimim bilmiyorum, hayaller insan mı yoksa biz mi hayaliz bilmiyorum. Ulen ya ne güldüm bu videoya da. :) Nedense yazının ortalarına geldiğimde de mutfağa gider bir şeyler atıştırırım. Sonra bulunduğum odanın ortasındaki sehpanın etrafında dönerek sıradaki kuracağım cümleyi düşünürüm. Bunu neden yaptığımı hala bilmiyorum. Özellikle sehpanın etrafında dönerken düşünme işlemini de sesli yaparım. Nadiren de olsa bi sigara içmeye çıkarım balkona şuan olduğu gibi. Evet geldim. :) Sigara içerken yazacağım sıradaki cümleyi dahi düşündüm.
Yazı yazarken onca şey yaparım dikkatim dağılmaz ama ya annem odaya girer ya telefon çalar ya da bunun gibi ufacık şeylerde bütün dikkatim dağılır. Ondan sonra yazıya odaklanmaya çalış odaklanabilirsen.
Eğer bir yerde tıkanır kalırsam direk dinlediğim müziğin klibini açarım ve müziğe eşlik ederim. Mesela şuan yine Sagopa’nın buradaki şarkısını dinliyorum. Bitiriyor bu adamın mimikleri beni.
Birde yazıyı yayınlamadan önce birkaç kez önizlemesine bakmadan yazıyı kesinlikle yayınlamam ve kullancağım kelimeleri doğru yazıp yazmadığıma çok dikkat ederim. Hatta bazen TDK’nın sitesine girip kelimeyi kontrol bile ederim.
İşte bende bu şekilde yazı yazıyorum. :)
Bende oda da dönüp dolaşmayı severim , yazı tıkandığında başka şeyler ile uğraşmaya çalışıyorum kafamı topladığımda yeniden ilham geliyor zaten :)
Blog yazarlarının özelliklerinden biri de araştırmacı olmaktır diye düşünüyorum. Eğer belli bir kategoriye bağlı kalmadıysanız, yazılabilecek milyonlarca konu vardır. Twitter’da milyonlarca yazar var. Küçük bir mikro blog sitesi olan Twitter’da, insanların neler konuştuğunu özel siteler ile öğrenebilir yada kendi konunuzla ilgili anahtar kelimeleri aratıp insanların neler yazdığını görüp, söyledikleriyle vizyonlarını genişletip yazılarını renklendirebilirler. Mesela TED’in renkli dünyasına kaç kişi baktı, ingilizcesi olanlar yabancı siteleri neden takip etmiyor yada yazacağı konular hakkında e-kitaplara neden bakmıyor. Aaa suç bizde, üşengeciz. İlham gel oğlum deyip bekliyoruz =)
Ben hiçbir şey yapmıyorum la. Salıvırıyorum kendimi Yeah \w/
Sagopa’nın videosu silinmiş :)
Düzelttim linki Uğur. Sağolasın.
Sagopa dinlenilmezmi, büyük ustad o.
Kafkeff! :) Ama galibaaaaaaaaa :D yazınız hoşuma gitti hocam. Keyifle okudum.
Kendine Özgü yazılarını takip ediyorum, emeğine sağlık başarılar…
:-D
Konu dışı ama hala neden sitenin mobil versiyonu yok.Okurken zorlanıyorum.
Mobil versiyon mevcuttur blogda.