Zamane Edebiyat Saçmalığı
Sonunda evimde internete kavuşabildim. İnternetime kavuşur kavuşmaz da hemen bir yazı gireyim dedim bloga. Aylardır içimde birike birike patlama derecesine gelen bir konu üzerine yazı yazacağım.
Yaklaşık 8 ay öncesine kadar şiirler, yazılar, denemeler yazan biriydim. Hatta Facebook üzerinde fazlasıyla aktiftim bu anlamda. Yorumlanan şiirlerimden tutun da içinde bulunduğum çevreye kadar… İçinde bulunduğum çevrede kendimize amatör şair derdik. Saçmalıktan öte bir şey değil. Allah’tan ben bu çevreden kurtulabildim.
Neden edebiyat saçmalık olsun? Tabiki edebiyat saçmalık değildir. Fakat benim içinde bulunduğum çevre ve bizim yaptıklarımız saçmalıktı. Biraz daha açık konuşmamda fayda var sanırım. Edebiyatla alakası olmayan, sabahtan akşama kadar şiir dinleyip kulağa hoş gelen kelimeleri harmanlayarak şiir yazan vs. bir topluluk düşünün. Sorsanız hayatında 10 tane kitap okumamıştır fakat şiir yazıyordur. Hatta ve hatta birkaç aya kadar kitabı çıkacaktır. Noktalama işaretlerine ve yazım kurallarına zerre uymaz ama şiirleri onlarca kişi tarafından okunur. Bu kişilerin amacı kesinlikle edebiyat değildir, olamaz da. Necip Fazıl’ı bilmezler, Cemal Süreya’yı bilmezler, Nazım Hikmet’i bilmezler. Ama her gün en az bir şiir yazarlar. Şiir yazmaktaki amaç ne diye sorduğunuzda yazınca rahatlıyorum derler. İşte en büyük yalandır bu. Ya karşı cinsinden sevdiği biri vardır onu etkilemek için yazar ya da içinde bulunduğu çevreden kendini övücü sözler duymak için yazar. Başka bir seçeneği yoktur. Ben bu işlerle uğraşırken şiir yazan biri genelde yazdığı şiirleri profilinde paylaşır ve bu şiire onlarca insanı etiketlerdi. Eline sağlık, yüreğine sağlık, kalemine sağlık gibi klişe lafları duymak tatmin ediyor olsa gerek… Baksan şiir yazar ama her gün sevgili değiştirir. Bu çeşit manyaklarda var. Sonra yalaka ekip var birde. Bu çevrede tanınmış birkaç isim olur onların bir taraflarını kaldırırlar.
Çok farklı ve kendini diğerlerinden farklı görür bu insanlar. Bunların kitap çıkarma serüvenleri olur birde. 50-60 şiir yazarlar. Bu şiirlerden 10 tanesi yorumcular tarafından seslendirilmiştir. Düşünürler düşünürler ve kitap çıkarmaya karar verirler. Kitap çıkarma diyorumda o kadar gözünüzde büyütmeyin. 1000 lira verirseniz sizde çok rahat kitap çıkartabilirsiniz.
Aklıma gelmişken şunu da yazayım, en baştan beri şiir yazıyorlar falan diyorum da yazdıkları da o kadar ahım şahım şeyler değil yani. Mesela “Keşke beni öptüğünde sadece sakallarım batsaydı lakin rahat battı, gittin işte.” yazmış sözde şairin biri ve 100 kişiye yakın bir beğeni almış. Demek istediğim şu, bunlar gibi şair olmak istiyorsanız binlerce arkadaş ekleyin ve aklınıza gelen ilk cümleyi yazıp imzanızı atın. 100 beğeniyi geçerseniz şairsiniz. Hadi hayırlı olsun.
Siz siz olun bir şeyler karalıyorsanız kendi çapınızda karalayın, çapınızın dışına çıkınca saçmalamaya başlıyorsunuz.
kurtulduk o dünyadan =)
cCc baştan reyiz cCc =)))))
Büyüyünce ne olucaksın yavrucum? -Şair olucam Hihi =) “
Yağdı yağmur, çaktı şimşek. Sende mi şair oldun eşek oğlu eşek..
Bu tip durumlar beni de zıvanadan çıkartıyor ama malum popüler kültür işte. Ben takmamaya çalışıyorum bu aralar ;)Şiir yazdığımı bilen insan sayısı iki elin parmaklarını geçmez.
Kesinlikle baştan sona sana hak veriyorum. Özellikle son 2 paragrafta anlattığın kişileri çok iyi biliyorum ve bu insanlar nasıl olur da edebiyatçı olarak görülüyor anlayamıyorum. Gerçi zaten dediğin gibi onları beğenenlerin çoğu gerçek edebiyatçılardan hiçbiriyle alakadar olmayan insanlar. Hayatında 3-5 kitabı ancak okumuş insanlar, tek cümlelik kişilere bayılıyorlar, haliyle durum gayet normal görünüyor aslında.
Neyse çok fazla bir şey söylemeye gerek yok zaten söylediklerinin üstüne. Ellerine sağlık.
uzun zamandır şiir yazıyorum ancak şiirlerimi edebiyat hocam ve yakın arkadaşım dışında okutmamaya özen gösteririm. Şiir gizli hazinedir. Yazı da durum açık anlatılmış teşekkür ederim.